Yaşamın verdikleriyle hiçbir şeyi
durup düşünmeden, tam bir koy vermişlik ve vaz geçmişlikle seyrederken hayatta,
yani düşsüz, yani sorgusuz teslim olmuşken kadere, kabullenmişken her şeyi,
kaybetmişken yaşama azmimi, bir fanusda steril ve kör yaşarken, bir alıp
vereceğim kalmamışken dünyadan, tam da o sırada bir şey oldu..tam 2 yıl önce…sanki
asırlar önceden tanıştığımız , kaderi kaderim, hüznü hüznüm, derdi derdim olan,
çocuklukta bir masalda tanıyıp, adını koyamadığım “Onla” karşılaştım…epey geçti!
yahut tam da zamanıydı…ve hayatım sıfırdan başladı, sanki bir kuş uçumu gördüm
kendimi; dünyadaki yerimi, yönümü, kendimde neleri gizlediğimi, kendimde hiç
tanımlamadıklarımı, saklayıp sormaya cesaret edemediklerimi, ne olduğumu,
nelerden vaz geçtiğimi…
Ve öyle ki kavramlarımı yeniden yazmaya başladım; bilmediğim
ve yaşamadığım bir çok duyguyu yaşamaya başlayarak…bu kendimi tanıma , sınama,
öğrenme serüveni onun sayesinde oldu…acıyla! Ama her şeye değer bir varlıkla…
Ve anladım ki ne kadar güçlü olursa olsun kelimeleriniz
anlatmaya , tarife yetmiyor bazı şeyleri..her simge, her hayal bir gerçek aslında…
Düşünene ip uçları var; gelecek için geçmişte yaşanılanların her
birinde…ve her şeyin bir zamanı var!